18 Mayıs 2012 Cuma

EY TÜRK GENÇLİĞİ !

19 Mayıs kutlamaları bu sene çok konu oldu. Kutlanmalı mı, kutlanmamalı mı herkes bir şeyler söyledi.   Tartışmalar günün öneminin önüne geçti. Tabi ki kutlanmalı bugün , coşkuyla, sevinçle kutlanmalı. Kutlanmalı ki gençlerimiz bugünün önemini kavrasın, kutlanmalı ki 19 Mayısın neden önemli olduğu onlara anlatılsın. Ama bir günle anlatılmamalı , tek bir günle anılmamalı bu savaş uğruna ölen şehitlerimiz atalarımız, özgürlüğümüz, cumhuriyetimiz.


19 Mayıs Türk tarihi için bir dönüm noktası, bir başlangıç. Şu an çocuklarımız bizler bu ülkede özgürce yaşayabiliyorsak biz bunu 19 Mayısta Samsun'da atılan bir adıma borçluyuz. Bizim için her türlü yoklukta, zorlukta canlarını, evlatlarını hatta bir lokma aşlarını feda eden atalarımız için biz bu bayramı kutlamalıyız. Çocuklarımıza geçmişimizi anlatmalıyız ki gelecekte aynı felaketlerle karşılaşmasınlar. Vatanı her türlü kötülükten korumayı bilsinler.

Bu gün hakkında yazılacak çok şey var ama benim içimden geçenleri anlatmaya kelimelerim yetmiyor. Ben de benim duygularımı en iyi size nasıl anlatabilirim diye düşündüğümde aklıma gelen tek bir şey oldu. Ve onuda sizlerle paylaşmak istiyorum.



GENÇLİĞE HİTABE
Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlâtlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Bu sonucu, 'Türk gençliğine' emanet ediyorum.
Ey Türk gençliği ! 
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
                                                            Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder