Hep keyif almışımdır eski şarkıları dinlerken. Onların sadeliği sözlerinin anlamı sevgiyi aşkı yalın bir dille ifade etmeleri ve tabi ki müzikleri etkiler beni. Şimdi neredeyse tüm sanatçılar albümlerinde bir yada iki eski şarkıya yer veriyor.
Eski şarkılar yeniden düzenlenip söylenmeye başladı. Çok seviniyorum ben bu işe neden derseniz şimdi çok iyi sanatçılar çok iyi müzikler var ama bu yıllanmış şarkıları yeni düzenlemeler ile dinlemek çok hoşuma gidiyor. Bizlerin çocukken dinlediğimiz şarkıları, şimdi bizim çocuklarımızda dinliyor.
Zaman akıyor ve bizde gün geçtikçe olgunlaşıyoruz. Hatta zaman kendini tekrar ediyor. Çocukken annem ve babamla yolculuk yaptığımda babam arabada sanat müziği dinlemek isterdi. Bizde kardeşimle arabanın arkasında söylenir dururduk. Ya baba bizim kasetlerden de çal , bizim şarkıları dinleyelim artık diye arabanın arkasında yol boyunca konuşurduk. En sonunda Barış Manço'nun kasetlerinde orta yolu bulurduk ama o da sadece 5-6 şarkılık. :)) Şimdi bazen radyoda kanalları gezdiğimde eğer güzel bir sanat müziği yada güzel bir türkü duyarsam takılıyorum ama arabanın arkasında ki ses hiç değişmiyor " Anne çok sıkıcı bir müzik değiştirsen bunu " :)). Neyse ki sanat müziklerinin de rock versiyonları yapılmaya başladı da dinlerken kızım söylenmeden arabanın arkasında oturuyor hatta şarkıyı söylüyor. Bundan 10 yıl kadar önce konservatuvarda sanat müziği okuyan birine ya şu eski sanat müziklerini rock versiyonunu yapsak nasıl olur diye sormuştum hatta adını da sanat-ı metal koyarız diye eklemiştim. O gün gülüp geçmiştik. Şimdi bu şarkıları yeniden dinlediğimde gülüp bu anımı hatırlıyorum.
Nereden geldi aklıma derseniz geçenlerde Semiha Yankı ve İskender Doğan'ın canlı performanslarını izleme şansım oldu. İlk başta acaba ne söyleyecekler eğlenir miyim diye düşünerek gitmiştim fakat sonra inanılmaz keyifli bir gece geçirdim. Sahne performansları çok güzeldi. Eski şarkıları dinlerken keyif aldım. Hatta kendi şarkılarını onların dilinden dinlemek inanılmaz güzeldi. İskender Doğan orada sizlere bir derdimi anlatmak istiyorum dedi ve eski şarkılara verdiğimiz önemi ve sevgiyi, eski sanatçılara göstermediğimiz konusunda kısa bir konuşma yaptı. Bende düşündüm haklıydı, evet çoğu zaman eski sanatçıları öldükleri zaman hatırlıyoruz onlar yaşarken yaptıklarıyla ilgilenmeyip öldüklerinde üzülüp onlara değer veriyoruz. Oysa belki bana katılmayanlarınız olabilir ama eski sanatçıların seyirciye ve işine verdiği önem şimdikine göre çok fazlaydı. İşlerini her şeyden öncelikli tutuyorlardı ve seyirciye saygı duyuyorlardı.
Ben bunları düşünürken Hürriyet Gazetesinde Adile Naşit ile ilgili yazıyı okudum. Bizim çocukluğumuzun sanatçısı olan Adile Teyzenin yeri bende hep ayrıdır. Onu hep saygıyla anarım ama yazıyı okuyunca ona hayranlığım daha da arttı. Şimdi hastayım, moralim bozuk diye sahneye çıkmayan bir sürü sanatçı varken o çocuğunun ölüm haberi aldığı zaman bile seyirciye saygısından oyununu oynayıp öyle gitmişti. İskender Doğan haklıydı yani ister tiyatro ister sinema ister ses sanatçısı olsun eskilere biraz haksızlık ediyor onları unutuyoruz. Sadece öldüklerinde hatırlıyoruz.
Sizlerle bu duygularımı paylaşmak istedim. Ben bu yazımla en azından onlara elimden geldiğince saygımı göstermek istedim. Umarım sanatçılarımız ölmeden değerini anlarız.
Sevgilerle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder