Biz küçükken Polyanna, Heide, Lassie, Küçük Ev ile büyüdük. Kağıttan origami yapmaya çalışır, kartondan evler yapar akşam adile teyzenin masalları ile uyurduk. Aile ortamı, yardımlaşma, sevgi bizim için önemli şeylerdi. Belki biz de toz pembe bir dünya varmış gibi büyüdük ama bir şeyler yaratmak için çabalar, hayal gücümüzü kullanır ve elimizdekinin değerini bilirdik. Çeşit çeşit oyuncaklarımız, televizyonda bir sürü kanalımız hatta çeşit çeşit kıyafetlerimiz yoktu ama gene de şimdi ki nesilden mutluyduk.
Şimdi kızımın izlediği dizilere bakıyorum çok lüks evlerde yaşayan gençler herşeye sahip bir sürü entrika peşinde, aileler mutsuz ve dağılmış içlerinde sevgi yok. Hele o şu kıyafet giyip de kendini moda öncüsü zanneden gençlerimiz, kavga etmeyi reyting sayan bir ortamda kitap okumaktan nefret ederim tarzında cümleler kullanan gençler ve bunları izleyip örnek almaya çalışan çocuklarımızı düşündükçe aman allahım nasıl bir nesil yetişiyor demekten kendimi alamıyorum.
Bu konu nereden mi aklıma geldi geçen gün kızım ile alışverişe gittim ve orada kızım kıyafetler için bu böyle kombin olmalı şu şöyle giyilmeli diye yorum yapmaya başlayınca aslında o programları izlemeyen kızımın bile nasıl beyninin yıkandığını gördüm. Çünkü arkadaşları çevresi konuşmalar o kadar etkili ki kimse yaratıcılığımı nasıl kullanırım diye düşünmüyor. Tabi ki kıyafetlerle ilgilenmek, görünüşüne dikkat etmek önemli ve her ergenlik döneminde olan bir durum ama bununla beraber aileye saygı, çevreye saygı kültürümüze önem yok olup gidiyor. Para ve paranın alabildikleri için yaşamaya kodlanıyoruz ve bunun içinde birçok şeyden fedakarlık ediyoruz.
Hayatımızda yenilik ve teknoloji olmalı ama bunlar yaşamımızın bir parçası oldu diye kültürümüzü, birbirimize olan sevgimizi, saygımızı, hayal gücümüzü kaybetmemeliyiz.
Aslında sizlere geçen gün internet de gördüğüm bir videoyu paylaşmak istiyorum. Tüketici toplum olarak hayatımızı ne kadar boşa geçirdiğimizi çok iyi anlatıyor. Umarım bizde bu bilince ulaşabiliriz.
Sevgilerle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder